Kayıtlar

Pir Sultan Abdal’dan, Balzac’a… Örümcek Ağındaki Adalet

Resim
  - “Kanunlar örümcek ağları gibidir; zayıflar ağa yakalanır, güçlüler ağı delip geçer.” – Balzac -“Bozuk düzende sağlam çark olmaz” -   Pir Sultan Abdal   Ülkemiz gündemi son aylarda giderek artan şekilde yargı ve dolasıyla adalet ekseninde şekilleniyor.   Hemen hemen her hafta yapılan sarsıcı operasyonlar, kamuoyu vicdanını yaralayan tutuklamalar ülkemizde yargıya olan güveni sarsarken adalet duygusunu da yaralıyor. Sistemin içinde yargıyı, yargının içinde adaleti ve vicdanı arıyoruz. Bu vesileyle bu hafta yazmak için adalet kavramını sorgulayan bir film seçtim. Selman Nacar’ın yazıp yönettiği, 2023 yapımı Tereddüt Çizgisi, “adalet” kavramını çarpıcı şekilde sorguluyor. Filmin başrolünde, Tülin Özer, Erdem Şenocak ve Oğulcan Arman Uslu yer alıyor. Hikâye, Uşak’ta avukatlık yapan Canan’ın, patronunu öldürmekle suçlanan müvekkili Musa’yı savunurken adalet sisteminde yaşadığı ikilemleri merkeze alıyor. Gündüzleri adliyede davalarla boğuşan Canan, akşam...

Adolescence: Zorbalığın gölgesinde çocukluk…

Resim
  Netflix’in yeni mini dizisi Adolescence, yayınlandığı andan itibaren sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Akran zorbalığı ve incel kültürü gibi günümüzün hassas konularını işleyen dizi, 13 yaşındaki bir çocuğun okuldaki kız arkadaşını vahşice öldürmesi ve sonrasında yaşananları konu alıyor. İstemsiz bekarlar anlamına gelen "involuntary celibate" kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş olan ‘incel’ kültürüyle Türkiye ‘sur cinayetiyle tanıştı. Nedir ne değildir diye araştırırken öğrendik ki, kendilerini dışlanmış hisseden erkekler, sosyal medya ve sohbet odalarında bir araya gelerek şiddete ve cinayetlere yol açan gruplar oluşturmuş. Inceller, 2014 ve ardından 2018 yıllarında Kuzey Amerika'da incel kültürüyle bağlantılı olduğu tespit edilen iki genç erkeğin toplu katliamlarıyla popüler kültürde mercek atına alınmaya başlandı. Sonrasında ise sosyal medya paylaşımlarıyla ve açtıkları canlı yayınlarla pek çok takipçi edindiler. Kendilerini dışlanmış hisseden çok...

Anora: Cam ayakkabı kırıldığında…

Resim
  Okuduğumuz tüm masallar mutlu sonla biter. Zehirlenen Pamuk Prenses’i, kapatıldığı kulede yardım bekleyen Rapunzel’i ya da üvey annesi tarafından eziyet edilen Külkedisi’ni yakışıklı prens kurtarır. Erkekler hep kurtarıcı, kadınlar da yardım bekleyen bireyler olarak resmedilir. Kötüler kimi zaman cezalandırılır kimi zaman da masum prenses tarafından affedilir. Peki, kitabı kapatıp tatlı hayallere dalarken masalın devamında neler olduğunu hiç düşündünüz mü? Olumlu ya da olumsuz pek çok ihtimali barındıran masalların devamını gelin Anora’dan takip edelim. Anora, geçtiğimiz haftalarda düzenlenen 97. Akademi Ödülleri’nde büyük başarı elde etti. Yönetmen Sean Baker, “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen”, “En İyi Özgün Senaryo” ve “En İyi Kurgu”, başrolde yer alan Mikey Madison ise “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünün sahibi oldu. Oscar’a damga vuran 2024 ABD yapımı filmin başrolünde; Mikey Madison, Mark Eydelshteyn ve Yura Borisov yer alıyor. Filmin analizine geçmeden önce şunu belir...

Maden filmi ve iş cinayetlerinde “mukadderat, kader, fıtrat”

Resim
  Ülkemizde, geçmişten günümüze maden kazalarında binlerce işçi hayatını kaybetti. Yakın tarihe baktığımızda, hafızalarımıza kazınan en büyük felaketlerden biri, Soma maden faciasıdır. 301 işçi, göçük altında can verdi. 2024 yılında Erzincan İliç’te yaşanan kazada ise 9 işçimizi kaybettik. Tüm bu facialar yaşanırken, işçiler de daha iyi koşullarda çalışmak için haklarını aramaya devam ediyor. Bunun en yakın örneği, Çayırhan Maden işçilerinin mücadelesi oldu. Ankara’da bulunan Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nın özelleştirilmesine karşı yapılacak ihale öncesi işçiler kendilerini madene kapattı. Genel olarak işçi mücadelesi özel olarak da maden işçilerinin mücadelesi neredeyse kesintisiz devam ederken 12 Eylül sonrası sinemamızda emek mücadelesine odaklanan filmler yok denecek kadar az. Bu nedenle, maden işçilerinin mücadelesi gündemdeyken, sinemamızda maden işçilerinin mücadelesini konu edinen 1978 yapımı bir filmi seçtim.   Türkiye’nin çalkantılı bir dönemind...

“Kurbağalar” dünyasında ‘Kadın’ın yükselişi, ‘Erkeklik’in düşüşü…

Resim
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle günün anlam ve önemine uygun olarak bu yazımda, kadını odağa alan Kurbağalar filmini yazmak istedim. Nantes’ta düzenlenen Üç Kıta Film Festivali’nde ödül getiren Kurbağalar filmi, Şerif Gören tarafından yönetilmiştir. Başrollerinde, Hülya Koçyiğit, Talat Bulut ve Yaman Okay’ın yer aldığı Kurbağalar, eşi öldürüldükten sonra yaşadığı köyde ayakta kalmaya çalışan bir kadının hikayesini anlatıyor.  1985 yılında Edirne’nin Sultaniçe köyünde çekilen filmin senaryosu Osman Şahin’in eserinden uyarlanmış. Elmas, eşi Halil ve oğluyla birlikte köyde yaşamaktadır. Kurbağa toplamaya giden eşi, işten dönerken öldürülür. Dul kalan Elmas, eşinden kalan borçlar nedeniyle yas tutmaya bile vakit bulamadan çalışmaya başlar. Bu sırada hapisten çıkan Balkanlı Ali, köye döner. Elmas ve yıllardır ona aşık olan Ali, köylünün dedikodu malzemesi olur. “Dulluk demek bana göre yarı kızlık demektir. Kızlıkta kızlığın bozulacak korkusu, evlilikte koca korkusu. D...

Cemal Süreya’nın “Düz Ovası” İran’ın yalnızlığı…

Resim
  "Yalnızlığı soruyorlar; yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey." Cemal Süreya   Yalnızlık ömür boyu mu? Gelin bu sorunun cevabını Maryam Moqadam ve Behtash Sanaeeha tarafından birlikte yazılan ve yönetilen My Favorite Cake (En Sevdiğim Pastam) filminde arayalım. En Sevdiğim Pastam, başrollerini Lili Farhadpour ve Esmaeel Mehrabi’nin paylaştığı 2024 yapımı İran filmi. İran sinemasının, usta yönetmen Abbas Kiyarüstemi ile başlayan yükselişi, hocalarını örnek alan yeni kuşak yönetmenlerle devam ediyor. Hem ülkelerindeki sorunları hem insana dair meseleleri öyle sade ve incelikle ele alıyorlar ki, ortaya seyir zevki yüksek yapımlar çıkıyor. En Sevdiğim Pastam, basit bir yalnızlık, varoluş, sevgi temalı bir yapım gibi görünse de İran’daki güncel sorunlara da dokunan, olaylara tepkisini gösteren filmlerden. Şimdi gelin filmin konusuna bakalım… En Sevdiğim Pastam, Mahin ve Faramarz arasında gelişen ilişkiyi konu alıyor. Mahin, eşini kaybettikten son...

Kızancıklı Naciye’nin göbeğinde sallanan Osmanlı ve ‘Değirmen’in suyu

Resim
  Film, bir babanın küçük kızına; ’kaçıncı yüzyıldayız şimdi’ sorusuyla başlıyor. Küçük kız babasına 20. yüzyılda olduklarını söylüyor. Sonra baba-kız, ellerindeki tarih kitabına bakıyorlar. Kitap, I. Dünya Savaşı’na giden dönemi, o dönemde yaşayan kral, kraliçe, padişah ve generalleri tanıtıyor. Sayfayı çevirdiklerinde ise karşılarına tanımadıkları biri çıkıyor. O kişi, Sarıpınar Kaymakamı Halil Hilmi Bey. İşte o noktadan sonra kamera bizi 1914 yılı Osmanlısına götürüyor. Değirmen, Türk edebiyatının önemli yazarlarından Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan 1986 yapımı film. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı, senaryosunu Barış Pirhasan’ın yazdığı filmin başrollerini Şener Şen, Serap Aksoy ve Levent Yılmaz paylaşıyor. Değirmen, 1914 yılında Osmanlı Devleti’nin küçük bir kasabasında geçiyor. Halil Hilmi Bey (Şener Şen), Sarıpınar kaymakamıdır. Kasaba halkı, asıl adı Nadya olan Bulgar kızı Kızancıklı Naciye’den şikayetçidir. Naciye, kasabanın ileri ge...